DİNİ AÇIDAN SİGARA
Dini meseleleri incelemekte mahareti bulunan ilim erbabı, tütünün insan sağlığında yaptığı maddi ve manevi tahribatı,dikkate alarak haram olduğu neticesine varmışlardır. Devri Saadette ve müctehidlerin devrinde sigara yoktu. Bu sebeple sigara içmenin hükmünde farklılıklar yapmaktadır.İslam alimlerinin görüşlerinde ortaya çıkan değişik hükümler meselenin tetkikinde seçilen noktayı hareketin birbirinden farklı olmasında ileri gelişmiştir. Geçmişte fukahadan bir kısmının sigaranın mubah ya da mekruh olduğunu söyleyenlere gelince; bu konuda onları mazur görebiliriz. Çünkü o yıllarda tıbbi araştırmalar sigaranın zararlarını tespit edememiştir. Fukaha, bu görüş ve hükmünü "Eşyada asıl olan ibahadır." kaidesine bağlıyor idi. Ama tıp bunun bedene olan zararlarını keşfedip ortaya koyduktan sonra artık aynı hükmü verenleri maruz göremeyiz. Uzmanların yaptığı ciddi araştırmayla sigaranın doruğa yükselen zararlarının ferdi ve cemiyeti menfi yönde tesir aldığı ortaya çıkınca artık sigaranın mekruh yada mubah olduğu hakkında bir tereddüde gerek ve yer kalmamıştır. Sigara içmenin haram olduğu bugün çok açık ortaya çıkmıştır. Onu itiyat etmenin günah olduğu tahakkuk etmiştir. Sigara kullanmakta İslam dininde haram olduğu bilinen israf, başkasına zara verme, uyuşturucu vardır.
EBU'L HASAN EL-MISRİ, EL-HANEFİ :
Sahih nakli hükümler, açık nakli deliller tütünün haramlığını ilan etmektedir. Tütünün ortaya çıkışı 1000 yıllarındadır. İlk çıktığı yer ise yahudi, mecusi ve hrıstiyan cemaatlerin yaşadığı yerlerdir. Tütünü ilk defa kendisinin hekim olduğunu iddia eden bir yahudi batıya getirmiş, insanlara tütünü kullanmalarını söylemiştir. Anadoluya tütünü getiren "Etkelin" adında bir hrıstiyandır. Sudan şehirlerinde ise tütünü ilk defa ortaya çıkaran bir macusidir.
EŞ-ŞEYH ABDULLAH BİN MUHAMMED BİN ABDULVEHHAB :
Hanbeli hukukçularındandır. Nargile üzerine kendisine tevcih edilen bir suale şöyle cevap vermiştir:
"Rasülullah'ın hadislerinden, ilim ehlinin eserlerinden öğrendimize göre, bu zamanda çok kullanılan tütünün haram olduğu açıktır. Bize göre anlatılanlarla ve müşahede ile, tütünün vücut üzerinde diğer uyuşturuculara benzer etkişleri vardır. Özellikle çok içildiğinde meydana gelen baş dönmesi ve baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi durumlar sarhoşluğa yakın şeylerdir. Serhoşluk veren şeylerin haramlığı ise kesindir."
NECMUL'L-GUZZİ EŞ-ŞAFİ'İ:
Tütün sonradan ortaya çıktı. Onun ortaya çıkışı, Hicri 1015 senesidir. Tütün içen onun sarhoşluk vermediğini iddia etse bile o uyuşturucudur.
"Rasülullah (S.A.V.) her serhoşluk vereni ve uyuşturucu olanı kullanmayı yasakladı." Hadisi Şerifine göre tütün haramdır. Tütünü bir defa kullanmak büyük günah olmasa bile devamlı kullanmak büyük günahlardan sayılır.
OSMAN PAZARİ:
Pazari, sigara hakında "habis" tabirini kullanarak şu izahati yapmaktadır: Amma zamanımızda talebelerin çoğu tütün habisini içiyorlar. O tütün ki " (O peygamber) onlara pis şeyleri haram kılar." ayet-i celilesine dahildir.
ABDÜLAZİZ AD-DERBAĞ:
Abdulaziz Debbağ tütünün zararlarını anlatarak haram olduğuna hükmeder. Allah (C.C.) zikirden insanları alıkoyduğunu, meşgul ettiğini ve kötü kokusuyla meleklere eziyet verdiğini ifade eder.
Kendisine soğan ve sarmısağın kerih görülen kokusundan sorulunca, cevaben: her şeyin insanoğlu için yaratıldığını söyleyerek, faydalı şeylerden istifade edilmesi gerektiğini, zararlı maddelerden de kaçınılması gerektiğini ifade etmiştir. Soğan ve sarmısağın bir çok faydaları olduğu fakat sigaranın vücuda çok zararlı olduğu, dolaysıyla ikisinin aynı kefeye konulmayacağın ifade etmiştir. Çok kimsenin ise "bırakamıyorum" demesi gibi basit mazeretlerle ölüme kucak açtığını teessüfle anlatmaktadır.
Daha sonra velilerin başından geçen şöyle bir hadise nakleder. Velilerden bir grup, çeşitli pisliklerden dolayı kötü kokan bir şehre girerler. Çok az bir zaman sonra ise adeta kaçar gibi o beldeyi terkederler. Zira kötü koku yüzünden melekler onlardan ayrılmış, o şehre girmemişlerdi. Bunu basiretleriyle sezen veliler ise kurtuluşu o meleksiz beldeden ayrılmakta görmüşlerdir.
Meleklerin bir mü'minden ayrılmasının ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ancak akl-ı selim ve basiret sahipleri anlar diyen debbağ, böyle bir kimseyi ,silahsız olduğu bir anda ansızın düşmanıyla karşılaşan bir acize benzetir. Melaike-i Kiramın bir mü'minden ayrılmasının tehlikesini anlatırken haşyet verici ürpertici şu hakikatı da şöyle dile getirir.
Bir toplulukta herhangi bir günah işlenince melekler oradan uzaklaşır, ayrılır. Melekler gidince de şeytan ordusuyla birlikte oraya gelir, konaklar. Günah işleyenlerin imanları o anda, rüzgarlı bir havada yanan, her an sönmeye mahkum bir kandil gibidir. Binaenaleyh, her an iman nurunu söndürme ihtimali bulunan hak katında Mü'mini mes'ul duruma düşüren bütün kötülüklerden uzak durmamız gerekir. Çünkü her günah küfrün adeta bir postacısıdır. Her günahta insanı küfre götürecek bir yol, bir menfez vardır.
Hulasa; Bir mes'ele hakkında helal ve haramlık hükümleri toplanacak olursa haramlık hükmünün galip olacağına dair kaide-i külliye dikkate alındığı zaman sigara içmekle alakalı değişik hükümler arasında haramlılığı tercih etmek ihtiyata muvafık bir davranış olacaktır. Hadisi Şerifte "Kim şüpheye düşecek olursa harama da düşer." buyrulmuştur. bunun gibi haramlık ve mübahlık hükmü bir mes'elede içtima ederse haramlık yönü tercih edilmelidir.
Zahiri ve batıni günahlardan bizi nehyeden ayeti Kerime ile nihayet veriyoruz. Cenabı Hakk buyuruzır ki: "Günahın zahiri de batınını da terk ediniz. Günah işleyen, işledikleri günahın karşılığını görecektir